TR Dizin
Permanent URI for this collectionhttps://acikarsiv.thk.edu.tr/handle/123456789/2551
Browse
7 results
Search Results
Publication Ticari Bankaların Kârlılığını Etkileyen Yapısal ve Bankaya Özgü Faktörlerin Nisbi Önem Derecesinin Belirlenmesi(2022) Adnan GÜZEL; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Ankara, TürkiyeBankacılık sektörü için kârlılık, mikro düzeyde; bankaların tüm paydaşları, makro düzeyde ise ekonomik ve finansal istikrar açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle bankacılık sisteminde kârlılığı etkileyen bankalara özgü ve makroekonomik faktörlerin neler olduğuna yönelik çok sayıda çalışma yapılmıştır. Ancak, bu çalışmada, 2003:Q1-2020:Q4 dönemi için bankalara özgü karakteristiklerin ve makroekonomik yapısal karakteristiklerin Türk Bankacılık Sisteminde faaliyet gösteren bankaların kârlılığı üzerinde hangilerinin daha etkili olduğunun tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla standartlaştırılmış değişkenlerle panel regresyon yöntemi kullanılarak ilişki ve nispi önem derecesi tespit edilmiştir. Bankaların özkaynak kârlılığı ile bankalara özgü karakteristikler arasındaki ilişkiyi gösteren analiz sonucunda özkaynak kârlılığı ile sektör payı hariç tüm karakteristikler arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki tespit edilmiştir. Bankaların özkaynak kârlılığı ile yapısal karakteristikler arasındaki ilişkiyi gösteren ampirik bulgu, banka kârlılığı ile beş yapısal karakteristikten (GSYH hariç) dördü ile istatistiksel olarak anlamlılık düzeyinde ilişkili olduğunu göstermektedir. Son olarak, banka kârlılığı ile bankalara özgü ve yapısal karakteristikler arasındaki karşılaştırmalı ilişkiyi gösteren analiz sonucunda banka kârlılığı ile istatistiksel olarak anlamlılık düzeyinde ilişkili olan on beş karakteristik bulunmuştur. Model 3’e ilişkin beta katsayılarının nispi önem sırasına bakıldığında ilk dört sırayı bankaya özgü karakteristiklerin yer aldığı görülmüştür. Bu nispi önem sıralamasında ağırlıklı olarak bankalara özgü karakteristikler yer almıştır. Çalışmanın, Türk bankacılık sektöründe kârlılığı etkileyen yapısal ve bankaya özgü faktörlerin etki ve nisbi önem derecesini ölçen ilk çalışma olması yönüyle literatüre önemli bir katkı sağlaması beklenmektedir.Publication BANKALARDA KÂRLILIK YAKINSAMASININ MODELLENMESİ VE TAHMİNİ: TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNE YÖNELİK BİR ANALİZ(2023) ADNAN GÜZEL; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü, Ankara, TürkiyeTürkiye ekonomisinin küreselleşme ve dışa açılma sürecinde bankacılık sektörü ekonomiyi en fazla destekleyen güç olmuştur. Türk bankaları son kırk yıllık dönemde teknolojik altyapısını, iş görme şeklini, finansal ürünlerini hızla geliştirmiş, sermaye yapısını güçlendirmiş, yurtiçinde şubeleşme, yurtdışında finansal iştirak edinme yoluyla büyümesini sürdürmüştür. Bu büyüme sürecini destekleyen en önemli unsur ise bankaların sağlam finansal yapıları ve kârlılık performansındaki iyileşmedir. Kârlılık bankacılık faaliyetlerinde verimliliğin bir göstergesi olduğu gibi piyasa değerinin artırılması, rekabette başarı sağlanması ve varlığının devamında en önemli belirleyici olmuştur. Bankalarda kârlılık performansının belirleyicilerine yönelik olarak çok sayıda çalışma yapılmış, bankaların kârlılıkları arasındaki farklılıkların banka yönetimlerinin etkileyebildiği bankalara özgü içsel faktörlerden mi, yoksa banka yönetimlerinin etkileyemediği makroekonomik gelişmelerden mi etkilendiği konusu farklı ülke, banka grupları ve dönem bazında araştırılmıştır. Bu çalışmada, özgün bir yaklaşımla Türk Bankacılık Sisteminde faaliyet gösteren piyasa payı en yüksek on beş bankanın kârlılıklarının sektör ortalaması ile yakınsayıp yakınsamadığı stokastik yakınsama yöntemi ve 2003:Q1-2021:Q4 dönemi için çeyrek frekanslı veriler kullanılarak ve doğrusal olmayan birim kök testlerinden faydalanılarak analiz edilmiştir. Banka kârlılıklarının sektör ortalamaları ile uyumlu olduğu, kârlılık oranlarında endüstri içi farklılıkların küçük ve piyasa yapısıyla ilişkisiz olduğunu varsayılmaktadır. Birim kök testleri sonucunda durağan olduğu tespit edilen bankalar için seçilen dönem ve kârlılık yapısının yakınsadığı ve bankalar arasında yoğun bir rekabetin olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Publication Bankalarda Sermayenin Rolü, Belirleyicileri ve Sermaye Yapısının Yönetimi: Türkiye Örneği(2023) Adnan GÜZEL; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Bölümü, Ankara, TürkiyeBankalar, faaliyetlerini kendi özkaynaklarının yanı sıra büyük oranda dış kaynaklarla sürdürmektedirler. Bankaların finansal yapıları ve faaliyetlerine göre bulundurmaları gereken sermaye miktarı, kaynaklarının, kredi portföyü ile risk yönetiminin etkinliği ve finansal sağlamlığının en önemli göstergelerindendir. Bu nedenle çalışmada; Türk Bankacılık sisteminde sermayenin rolü, önemi ve sermaye yönetiminin ilkeleri incelenmiş, bankaların optimal sermaye gereksiniminin belirleyicileri ve sermaye yönetimi analiz edilmiştir. Araştırma, Türk bankacılık sisteminde faaliyet gösteren ve aktif büyüklüğü yönünden sektörde en yüksek paya sahip 15 bankanın 2002Q1-2021Q4 dönemini kapsayan üçer aylık dönemler halinde sağlanan veriler panel veri analizi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Oluşturulan modelde bankaların sermaye yeterlik rasyoları bağımlı değişken; net faiz marjı, aktif ve özkaynak kârlılığı, tahsili gecikmiş alacaklar oranı, likidite oranı, kaldıraç oranı, kredi/mevduat oranı, faaliyet giderleri oranı, toplam varlıklar vb bağımsız içsel değişken; ortalama yıllık tüketici enflasyon oranı, ABD Dolar alış kuru, yıllık ekonomik büyüme oranı ile ortalama kredi-mevduat faiz oranları makro ekonomik değişkenler olarak alınmıştır. Yapılan analiz sonucunda; sermaye yeterlilik rasyosu ile net faiz marjı, bankanın sektör içindeki payı, faiz dışı gelirlerin faiz dışı giderlere oranı ve ortalama dolar faizi arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Yine aktif getirisi, likidite oranı, toplam mevduat/toplam kaynaklar oranı, tahsili gecikmiş alacaklar (brüt)/toplam kredi ve alacaklar oranı, likit varlıklar/toplam varlıklar oranı, kaldıraç oranı ve ortalama TL kredi faizi değişkenleri ile sermaye yeterlilik rasyosu arasında istatiksel olarak anlamlı ve negatif yönlü etki belirlenmiştir. Ancak, toplam varlık büyüklüğü, ortalama yıllık büyüme oranı ve enflasyon oranı ile sermaye yeterlilik rasyosu arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir.Publication Crisis Management Strategies in the Hospitality Sector: A Case of Türkiye(2023) Adnan GÜZEL Ahmet CANGA; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü, Ankara, Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme (İngilizce) Doktora Programı, Ankara, TürkiyeThe tourism sector plays a vital role in enhancing the economies of nations by creating jobs, attracting foreign travellers and increasing total income. However, the sector is vulnerable to crises such as conflicts, terrorism, natural disasters, and other unfavourable events. This research focused on hotel managers in Türkiye working in hotels that are classified by the Ministry of Culture and Tourism as 1-, 2-, 3-, 4-, or 5-star hotels and hold either a tourism operating certificate or a tourism investment certificate. The study was undertaken by collecting data from the managers of hotels in different cities of Türkiye, such as Ankara, Antalya, Istanbul, Izmir and Nevsehir. The primary data were collected from 415 hotel managers or owners. In this study, the impact of pre-crisis measures on the crisis forecasting and crisis management process is evaluated, and the outcomes of the crisis forecasting and management process in the Turkish hospitality sector are examined. The most recent crisis for the Turkish hospitality industry is considered the COVID-19 crisis. The impact of the COVID-19 crisis and other crises on Turkish tourism and the approaches of hotel managers before, during and after the pandemic were analysed. Hotel managers' perspectives on the impact of the COVID-19 pandemic on the Turkish tourism sector and the strategies implemented against the effects of the pandemic were evaluated. In terms of preparation and planning for possible crises, it was observed that a significant number of hotels exhibited a high level of effectiveness and preparedness in controlling and mitigating the crisis. Action plans developed and implemented in sales, marketing fields and savings measures to prevent potential crises.Publication MEVDUAT YATIRIMCISININ TÜREV ÜRÜNLERİN KULLANIMI YOLUYLA GETİRİ MAKSİMİZASYONU(2018) Adnan GÜZEL; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü, Ankara, TürkiyeBankaların büyümeleri için sermaye ve yedeklerinden oluşan özkaynakları yeterli olmayıp, bunun yanı sırayabancı kaynağa da ihtiyaçları bulunmaktadır. Yabancı kaynaklar çok çeşitli olmakla birlikte, bankalar içinen önemli yabancı kaynak mevduattır.Bankalar gerek mevduat tabanlarını genişletmek, gerek fonlama sıkıntısı çekmemek, gerek dış finansmankaynaklarının maliyetlerinin azaltmak ve gerekse de içeride büyük mevduat sahibi müşterilerini tutabilmekamacıyla gerektiğinde yüksek faiz vermeyi göze almaktadırlar. Ancak, bazen doğrudan mevduata yüksekfaiz vermek bankaları zorlayabilmektedir. Bu nedenle de çeşitli türev ürünler kullanılmak suretiyleyapılandırılmış mevduat yoluyla bu amaca ulaşılmak istenilmektedir.Diğer yandan Finansal piyasaların arkasındaki en önemli itici güç ve mevduat yatırımcılarının tercihlerinietkileyen en önemli faktör yatırımcıların varlıklarından kazanç elde etme istekleri ve bu kazancınbüyüklüğüdür.Bankacılığın çok çeşitleri olan türev işlemlerinden bu amaçla en fazla kullanılanı opsiyon ve swap işlemleriolmaktadır. Bu tür ürünler daha çok ticari ve kurumsal yatırımcılar tarafından kullanılmakla birlikte,tasarruf sahibi gerçek kişiler tarafından da gittikçe artan oranda tercih edilmeye başlandığı görülmektedir.Türev ürün kullanımındaki esas amaç, TL olan mevduatın bir kısmını vadeli de tutup bir kısmını dövizdetutarak veya tamamını aynı para biriminden tutmakla birlikte opsiyon yoluyla hem faiz hem de kurdangelir elde edilmesidir.Bu çalışmada; anaparadan kayıp riskini göze alamayan ancak, finansal piyasalardaki beklentileridoğrultusunda faiz getirisinin üzerinde bir kazanç sağlamak isteyen tasarruf sahiplerinin mevduata dayalıyapılandırılmış finansal ürünleri (türev ürünleri) kullanmak suretiyle getiri maksimizasyonu alternatifleriincelenmiştir.Publication Ticari Bankalarda Kârlılığın Belirleyicileri: Türkiye Örneği (2003-2016)(2018) Adnan GÜZEL Yüksel İLTAŞ; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Ankara, Türkiye Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Kırşehir, TürkiyeHer işletmede olduğu gibi ticari banka işletmelerinin de temel amacı kârlılıklarınıartırarak sürdürülebilir büyüme amacını gerçekleştirmek ve nihayetinde piyasa değeriniartırmaktır. Bankacılık sektörünün kârlılık performansının sürekli artması ve sağlıklı bir yapıyasahip olması ekonominin sağlıklı bir şekilde gelişmesi açısından da önemlidir. Bu çalışmada2003-2016 dönemi sektördeki payı en yüksek olan 13 banka esas alınarak ticari bankalardakârlığın belirleyicileri araştırılmıştır. Bu bağlamda, özellikle özkaynak ve aktif kârlılığı bağımlıdeğişken olarak alınmış, likidite, takipteki krediler, sermaye yapısı ve diğer faaliyet giderleriile faaliyet dışı gelirlerin ticari banka kârlılığı üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Çalışmada, yataykesit bağımlılığı altında ikinci nesil panel birim kök, panel eşbütünleşme, uzun ve kısa dönemlikatsayı tahmini gibi ekonometrik teknikler kullanılmıştır. Analiz sonuçlarına göre, likidite vefaaliyet dışı gelirler oranının aktif ve özkaynak kârlılığı üzerinde istatistiksel olarak anlamlı vepozitif bir etkisinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Diğer taraftan takipteki krediler ve diğerfaaliyet giderleri oranlarının ise aktif ve özkaynak kârlılığı üzerinde istatistiksel olarak anlamlıve negatif bir etkisinin olduğu tespit edilmiştir.Publication Türkiye'de Bankaların Net Faiz Marjlarının Belirleyicileri ve Ticari Bankaların Finansal Yapısına Etkisinin Teorik ve Ampirik Olarak İncelenmesi(2023) Adnan GÜZEL; Güzel, Adnan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Ankara, TürkiyeBankalar, fon birikiminin kaynak ihtiyacı olan kurum ve kişilere aktarılması yoluyla finansman sağlanması, ekonomik yapının, iç ve dış ticaretin ve finansal sistemin gelişmesi amacıyla faaliyet gösteren en önemli finansal kurumlardır. Bankaların finansal yönden sağlam olması, etkin ve verimli çalışması, ekonomik gelişme ve finansal istikrarın sürdürülmesi açısından önemlidir. Bankaların “Net Faiz Marjı” (NFM) ise, sektörde, finansal sağlamlığın, kârlılık performansının değerlendirilmesinde, kredi fiyatlamasında, banka faaliyetlerinin verimliliğinin ölçülmesinde, finansal aracılık maliyetinin anlaşılmasında önemli bir gösterge olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle; gerek banka yönetimleri ve gerekse bankacılık otoriteleri ile araştırmacıları tarafından bir analiz aracı olarak da kullanılmaktadır. Bu çalışmada; Türk bankacılık sisteminde faaliyet gösteren ve aktif büyüklüğü en yüksek 15 ticari bankanın üçer aylık dönemler halinde sağlanan ve 2003Q1-2022Q2 yıllarını kapsayan verileri kullanılarak panel veri analizi yöntemiyle “NFM”nın belirleyicileri ve ticari bankaların finansal yapısına etkisi incelenmiştir. Oluşturulan modelde; kredi riski, likidite riski, sermaye yapısı, özkaynak yapısı, piyasa gücü, kârlılığı, faiz gelirleri, faiz giderleri oranı, toplam varlıklar vb bağımsız içsel değişkenler; faiz oranları, döviz kurları, enflasyon, ekonomik büyüme makro ekonomik değişkenler olarak alınmıştır. Yapılan analiz sonucunda; NFM ile özkaynak kârlılığı, kredi oranı, sermaye yeterliliği, faiz gelirleri oranı, faiz dışı gelirler oranı, TL mevduat faizleri ve döviz kurları arasında anlamlılık düzeyinde ve pozitif yönlü bir ilişki belirlenmiştir. Toplam varlıklar, kredi riski, finansal varlık oranı, TL kredi faizi, enflasyon ve ekonomik büyüme değişkenlerinin NFM’nı istatiksel olarak anlamlılık düzeyinde ve negatif yönlü etkilemekte olduğu tespit edilmiştir. Diğer yandan, piyasa gücü, mevduat oranı, likidite riski ve özkaynak yapısı değişkenlerinin NFM üzerindeki etkisinin istatistiksel olarak anlamlılık seviyesinde olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.