TR Dizin

Permanent URI for this collectionhttps://acikarsiv.thk.edu.tr/handle/123456789/2551

Browse

Search Results

Now showing 1 - 10 of 235
  • Thumbnail Image
    Publication
    Investigation of the temperature effect on the mechanical properties of 3D printed composites
    (2021) Hamed TANABİ; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Makina Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye
    Short fiber reinforced additively manufactured components are lightweight yet durable materialswith a wide range of potential applications in various industries such as aerospace and automotive.The fabricated specimens may be subjected to various thermal conditions ranging from -20 up to60 °C during their service life. This study aims to investigate the of effect temperature onmechanical properties of the 3D printed short glass-fiber-reinforced polyamide 6 (GFPA6)composites and ABS as an unreinforced polymer. In accordance with ASTM D638, tensile testspecimens were fabricated using Fused Deposition Modeling (FDM) technique. The fabricatedsamples were subjected to tensile load to investigate the stiffness and strength while temperaturesset to -20, 20, 40, and 60 °C. The mechanisms of failure were identified based on fracture surfacemicroscopic analysis. The glass fiber reinforced PA6 showed higher stiffness and strength up to56% and 59% compare to ABS. At elevated temperatures, specimens showed a large deformationwith a significant decline in tensile strength. It was observed that the dominant failure mechanismfor ABS was the breakage of the deposed filaments while fiber pull-out was the dominant failuremechanism for GFPA6 material.
  • Thumbnail Image
    Publication
    CuO/Su ve ZnO/Su Nanoakışkanların Isı Borusu Performansına Etkisinin İncelenmesi
    (2021) İpek AYTAÇ; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye
    Çalışmanın amaçları; ısı borularında çalışma sıvısı olarak kullanılan saf su yerine, CuO ve ZnO nano parçacık içeren çok dahayüksek oranda ısı depolayabilme ve taşıyabilme özelliklerine sahip nano parçacık-saf su karışımı nanoakışkanların geliştirilmesive bu nanoakışkanların kullanımı ile çalışma sıvısının yüzey gerilimi azaltılarak ısı borusunun ısıl direncini düşürmek, evaporatörve kondenser bölgeleri arasındaki oldukça düşük sıcaklık farklarında bile ısı iletim miktarını arttırmak ve dolayısıyla ısı borusuperformansını arttırmaktır. Çalışmada kullanılan ısı borusu 90°’lik açıyla konumlandırılmış, 1 m uzunluğunda, iç ve dış çapısırasıyla 13 mm ve 15 mm olan bakır bir borudur. Isı borusunun 400 mm’lik kısmı yoğuşma bölgesini, 400 mm’lik kısmıbuharlaşma bölgesini, geriye kalan 200 mm’lik kısmı ise adyabatik bölgeyi oluşturmaktadır. Yapılan deneysel çalışmada ısıborusunun evaporatör hacminin 1/3’lük kısmına denk gelecek şekilde 65 ml kadar iş akışkanı ile doldurulmuştur. Deneyler su venanoakışkanlar için ayrı ayrı yapılarak elde edilen sonuçlar karşılaştırılmıştır. Reynolds sayısı değeri 8800 ve sıcak hava hızı 0,555m/s iken her iki CuO/su ve ZnO/su nanoakışkanları için ısıl dirençte en yüksek iyileşme oranı sırasıyla %71.8 ve % 52.9 olarakelde edilmiştir. Soğuk hava hızı 0,751 m/s iken bu değerdeki iyileştirme oranlarının CuO/su nanoakışkanı için %73.7 olduğu veZnO/su nanoakışkanı için %50.9 olduğu görülmüştür.
  • Thumbnail Image
    Publication
    Discrimination of Malignant and Benign Breast Masses Using Computer-Aided Diagnosis from Dynamic Contrast-Enhanced Magnetic Resonance Imaging
    (2021) Türkan İKİZCELİ Seyhan KARAÇAVUŞ Hasan ERBAY Ahmet Haşim YURTTAKAL; Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İstanbul Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Radyoloji Kliniği, İstanbul, Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Nükleer Tıp Anabilim Dalı, Kayseri, Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye Afyon Kocatepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, Afyon, Türkiye
    Aim: To reduce operator dependency and achieve greater accuracy, the computer-aided diagnosis (CAD) systems are becoming auseful tool for detecting noninvasively and determining tissue characterization in medical images. We aimed to suggest a CAD systemin discriminating between benign and malignant breast masses.Methods: The dataset was composed of 105 randomly breast magnetic resonance imaging (MRI) including biopsy-proven breastlesions (53 malignant, 52 benign). The expectation-maximization (EM) algorithm was used for image segmentation. 2D-discrete wavelettransform was applied to each region of interests (ROIs). After that, intensity-based statistical and texture matrix-based features wereextracted from each of the 105 ROIs. Random Forest algorithm was used for feature selection. The final set of features, by randomselection base, splatted into two sets as 80% training set (84 MRI) and 20% test set (21 MRI). Three classification algorithms are suchthat decision tree (DT, C4.5), naive bayes (NB), and linear discriminant analysis (LDA) were used. The accuracy rates of algorithms werecompared.Results: C4.5 algorithm classified 20 patients correctly with a success rate of 95.24%. Only one patient was misclassified. The NBclassified 19 patients correctly with a success rate of 90.48%. The LDA Algorithm classified 18 patients correctly with a success rate of85.71%.Conclusion: The CAD equipped with the EM segmentation and C4.5 DT classification was successfully distinguished as benign andmalignant breast tumor on MRI.
  • Thumbnail Image
    Publication
    A numerical study on influence of strain gradientson lattice rotation in micro-machining of a single crystal
    (2021) Murat DEMİRAL Anish ROY Vadim V. SILBERSCHMIDT; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Makina Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye Loughborough Üniversitesi, Wolfson Makine, Elektrik ve İmalat Mühendisliği Okulu, Birleşik Krallık Loughborough Üniversitesi, Wolfson Makine, Elektrik ve İmalat Mühendisliği Okulu, Birleşik Krallık
    In latest years small scale machining has been widely used in advanced engineeringapplications such as medical and optical devices, micro- and nano-electro-mechani cal systems. In micromachining of metals, a depth of cut becomes usually smallerthan an average crystal size of a polycrystalline structure; thus, the cutting processzone can be localized fully indoors of a single grain. Due to the crystallographic ani sotropy, development of small scale machining models accounting for crystal plastic ity are essential for a precise calculation of material removal under such circum stances. For this purpose, a 3D finite-element model of micro-cutting of a single grainwas developed. A crystal-plasticity theory accounting for gradients of strain, imple mented in ABAQUS/Explicit via a user-defined material subroutine VUMAT, was usedin the computations. The deformation-induced lattice rotations in micro-cutting of asingle crystal were analyzed extensively.
  • Thumbnail Image
    Publication
    Structural Behavior Examination of Frequently Used Solid Propellant Sections Under Centrifugal Loading Using Response Surface Method
    (2021) Ceyhun TOLA Hatice Begüm EYLENOĞLU; Aselsan A.Ş., Mikroelektronik, Güdüm ve Elektro-Optik Bölümü, Ankara, Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Uzay Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye
    This research aims to examine structural responses of frequently used solid propellant sections such as tubular, star, slotted, wagon wheel, and anchor subjected to centrifugal acceleration load. Viscoelastic finite element models of the grains having different dimensions are constructed and solved in the Abaqus environment using in-house parametric Python scripts prepared within the content of this work. Validation of the finite element models is accomplished by comparing finite element results with an analytical equation found in the literature. Finally, different response surfaces are constructed in the Minitab environment to determine the effect of grain cross-section parameters on von Mises stress level of the propellant. Thus, the most effective cross-section parameters on von Mises stress are determined for the examined grain shapes.
  • Thumbnail Image
    Publication
    ÖRGÜTSEL GÜVENİN TÜKENMİŞLİK ALGISINA ETKİSİ: KAMUDA BİR ARAŞTIRMA *
    (2021) Alper Bahadır DALMIŞ; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Ankara Havacılık Meslek Yüksek Okulu, Ankara, Türkiye
    Günümüzde özellikle küreselleşme ile beraber özel sektörde yüksek derecede bir rekabet bulunmaktadır. Kamu kuruluşları bu rekabetten muaf gibi görünseler de günümüzde vatandaşlar kamu kuruluşlarından yüksek kalitede hizmet beklemektedirler. Kamu kuruluşlarının vatandaşların talebini karşılamaları için insan kaynaklarını etkin bir şekilde kullanmaları gerekmektedir. Örgütsel güven kavramı çalışanların yöneticilerine, işyerlerine ve çalışma arkadaşlarına karşı sahip olduğu güven bağını tanımlamaktadır. Tükenmişlik kavramı ise duygusal tükenme, duyarsızlık ve başarısızlık hissi olmak üzere üç farklı olumsuz durumu işaret eden bir psikolojik durumdur. Alan yazınında olumlu çıktıları tespit edilmiş olan örgütsel güven ile olumsuz çıktıları tespit edilmiş olan tükenmişlik algısı arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu araştırmanın amacı örgütsel güvenin tükenmişlik algısı üzerine olan etkisini saptamaktır. Araştırmanın amacı doğrultusunda Ankara Sosyal Güvenlik Kurumu evren olarak belirlenmiştir. Bu evrende bulunan 350 kişiye anket formu ulaştırılmış ve 306 çalışandan elde edilen sağlıklı veriler ile araştırma gerçekleştirilmiştir. Anket formu örgütsel güven ölçeği, tükenmişlik algısı ölçeği ve demografik bilgileri belirlemeye yönelik sorulardan oluşmaktadır. Araştırmanın en önemli sınırlılığı Ankara SGK çalışanlarını kapsayan küçük bir evren bazında gerçekleştirilmiş olmasıdır. SPSS analiz programı aracılığıyla yapılan regresyon analizi sonucunda örgütsel güvenin tükenmişlik algısını negatif ve anlamlı bir şekilde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Thumbnail Image
    Publication
    Analyses of Polyethylene Glycol (Mono- and Di- Methyl) Ether Adsorbed on CaA, NaX, NaY, and ZSM-5 Synthetic Zeolites by Infrared and Raman Spectroscopies
    (2021) Nuri ÖZTÜRK Semiha BAHÇELİ; 0000-0002-5614-325X Semiha BAHÇELİ Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Uzay Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uzay Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye
    The adsorptions of polyethylene glycol monomethyl ether (PEGMME) and polyethylene glycol dimethyl ether (PEGDME) on CaA, NaX, NaY, and ZSM-5 zeolites have been analyzed by using experimental FT-IR and Raman spectroscopies. The vibration wavenumbers of polymers adsorbed on zeolites have been reported and the adsorption properties of zeolites with different molecular sizes and cations have been compared. Disappearing of some vibration modes of polymers or shifts to the higher and lower frequency region after the polymers have been adsorbed on zeolites; indicates an interaction between polymers and zeolites. By considering the obtained experimental spectral results we can suggest that the source of adsorption of polymers on zeolites can be based on the interactions between OH groups or oxygen atoms settled in polymer chains and the silanol hydroxyl groups on the surface of each zeolite.
  • Thumbnail Image
    Publication
    An Optimization Approach for a Fresh Food Supply Chain: An Application for the Orange Supply Chain Design in Turkey
    (2021) Gürkan Güven GÜNER Durdu Hakan UTKU; Güner, Gürkan Güven; Utku, Durdu Hakan; Türk Hava Kurumu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Ankara Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü, Ankara Türkiye
    The optimization of supply chain problems in various industry areas is crucial in terms of controlling the quality of the products and costs during the supply chain processes. Protecting and controlling the quality of the product in the food supply chain processes while minimizing the cost is a difficult and critical problem in the food industry. In this study, an application of a model that integrates the quality of the food in decision-making on distribution and production in a food supply chain is implemented using real-life data in Turkey. The degradation of quality of products in storage or transportation is usually based on the storage temperature, storage time, and other constants such as activation energy. Therefore, prediction for the quality of food products is a complex task because of the dynamics of storage conditions and various product characteristics. A methodological approach is proposed to model the degradation of food quality in this study. The rate of quality degradation of food products is evaluated by the proposed approach. A mixed-integer programming model is developed for the optimization of distribution and production planning. To solve the problem, GAMS (General Algebraic Modeling System) CPLEX solver is used as an optimization tool. The results of the case study shows that the suggested model in this study is implementable to the problem with acceptable solution time. In addition, the suggested model is adaptable for different types of food supply chains. This study aims to develop a methodological approach that can be used as a guide for decision-makers.
  • Thumbnail Image
    Publication
    Analysis of Range Extension Process for Outdated Ballistic Munitions Ejected from an Accelerator Launcher Concept
    (2021) Ceyhun TOLA Pınar BEYAZPINAR Deniz AKIN; Aselsan A.Ş, Mikroelektronik, Güdüm ve Elektro-Optik Bölümü, Ankara, Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uzay Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye Türk Hava Kurumu Üniversitesi, Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi, Uzay Mühendisliği Bölümü, Ankara, Türkiye
    In this study, the feasibility of a new launcher concept that provides range extension for outdated ballistic munitions by speeding up them before their ignition is examined in detail. To analyze the efficiency of the new concept, multi-variable and single-variable optimization processes are conducted using the Multi-Objective Genetic Algorithm Method in the ModeFrontier environment. Launch angle, ejection velocity of the munition from the launcher, and ignition delay of the rocket motor after the ejection process are determined as design variables. An in-house MATLAB script is prepared and validated to perform numerical solutions of the munition’s two-dimensional trajectory. As a result of the optimization processes, graphical results are prepared to examine the effects of each design variable on munition’s range and to make a comparison between the flight trajectories of the munitions which are launched from classical and accelerator launchers. It is concluded that usage of the accelerator launcher concept provides approximately 20% range extension for the generic munition examined in this research when compared to the classical launcher. Since this new concept can easily be adapted to different types of outdated ballistic munitions and the cost of the accelerator launcher development process will probably less than the cost required to develop new munitions, it will be reasonable to develop accelerator launchers such as electromagnetic accelerators or catapult launchers in near future.
  • Thumbnail Image
    Publication
    Sabit kanatlı bir İHA’nın model öngörülü kontrolü için döngüde yazılım simülasyonu
    (2024) Zülfü KUZU Fatma YILDIZ TASCIKARAOGLU; Kuzu, Zülfü; Türk Hava Kurumu Üniversitesi, İzmir Havacılık Meslek Yüksekokulu, Uçak Teknolojisi Programı, İzmir, Türkiye Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü, Muğla, Türkiye
    Bu çalışmada, bilgisayar tabanlı bir uçuş simülatörü olan X-Plane ile Simulink ortak çalışması yapılarak bir Cessna 172 uçağının rüzgârlı hava koşulları altında hız kontrolü gerçekleştirilmiştir. Trim koşullarında doğrusallaştırılan model için model öngörülü kontrolcü (MPC) geliştirilmiş ve döngüde yazılım (SIL) testleri yapılmıştır. Modele, rüzgâr bozucu etkisi olarak literatürde çok tercih edilen Von Karman rüzgâr türbülans modeli eklenmiştir. Veri iletişimi, gerçek zamanlı bir kullanıcı olan datagram protokolü (UDP) ile sağlanmıştır. Benzetim çalışmalarının sonuçları, literatürdeki PID kontrol tabanlı otopilot geliştirme çalışmalarının sonuçlarıyla karşılaştırılarak incelenmiştir. Buna göre, uçuş kontrol yüzeyleri ve gaz kolu kısıtlarının da dikkate alındığı MPC yöntemiyle kontrol edilen İHA’da, yunuslama stabilitesi korunarak hız referansı değişiklikleri doğru bir şekilde izlenmiştir ve benzeri çalışmalara kıyasla daha başarılı sanal uçuş testleri gerçekleştirildiği görülmüştür.